Dilimizde kullanılan ve yazımı birbirine benzeyen iki tane "de" vardır. Bunlardan biri, bir yerde bulunmayı, kalmayı anlatan "-de" eki olup her zaman birleşik yazılır. Diğeri ise bir bağlaç olup hep ayrı yazılır. Buraya kadar olan kısım herkesçe bilinir. 


Şimdi gelelim yazdığımızdan nasıl emin olacağız? 
Size yine çok basit bir yöntem önereceğim. Cümlenizi yazdıktan sonra kafanıza takılan "de" ekini yokmuş gibi düşünerek cümlenizi okuyun. Bakalım mantıklı geliyor mu? 
Bir örnek: 


Çocuklar bahçede oynuyor. 


"de"yi yok sayarak cümleyi okuyun lütfen! 


Çocuklar bahçe.. oynuyor. 


Ne dersiniz mantıklı mı bu cümle? Elbette değil. İşte bu durumda, yani anlatım, ifade bozuluyorsa o "de" kesinlikle birleşik yazılır. ayıramazsınız. 


Oysa şu örnekte: 


Benim kalemimde var. 


Dediğimizde yine "de"yi yok sayarak söylersek: 
Benim kalemim.. var. 
Diye anlamlı, mantıklı bir ifadeyle karşılaşırız. İşte bu durumda hemen o "de"yi ayırırız ve cümlemizi "Benim kalemim de var." diye düzeltiriz. 


Sanırım bu kısacık açıklama yeterince aydınlatıcı olmuştur. 


Kısaca tekrarlamak gerekirse: 


"de"yi cümleden kaldırdığımızda anlatım bozuluyor, cümlemiz mantıksız bir hal alıyorsa birleşik; anlatım bozulmuyor , mantıklı bir ifade veriyorsa ayrı yazılmak zorundadır.

Bir başka yöntem: "bile" ve eski bir sözcük olan "dahi" (dâhi değil) sözcüğünü bu "de"lerin yerine kullanarak sonuca varmak da mümkün. 

Bir başka yöntem olarak da "Nerede?" sorusuna cevap alıp alamamakla ilgilidir. İçinde "de" geçen cümleye bu soru sorulduğunda mantıklı bir cevap alabilme olasılığı bizi kesin olarak bunun bulunma (kalma) durum eki olduğu sonucuna götürecektir. Cevap alamıyorsak doğal olarak bağlaçtır dolayısıyla ayrı yazılacak demektir. 

"Ali, Yarışmaya bizim okulda katıldı." "Ali yarışmaya nerede katıldı? "Okulda." 
"Yarışmaya bizim okulda katıldı." Kim nerede katıldı? Cevap yok. "okulda" dersek bu defa da "Özne kim?" sorusu gündeme gelecektir. Oysa öznenin okul olduğu biliniyor. Bu durumda ancak özne arayışıyla "Kim katıldı?" diye sorabiliriz. Cevap: .... okul da ... olacaktır. 


Temel sorular: 
1. –de –da nedir? Edat mı, ilgeç mi, takı mı? 
2. Ayrı yazıldığı, tek ve yalın olduğu, çekime girmediği ve –te –ta şekline girmediği açıktır. 
3. Önce, sonra kelimelerinin ardından kullanılması yanlış değil midir? Önce de, sonra da. 
4. –de –da cümlede anlam kuvvetlendirme aracı ise, kullanılmaması durumunda cümlede bir değişiklik olur mu olmaz mı? 
5. dahi, bile –de –da’nın eşanlamı olabilir mi? Mesela aşağıdaki üç cümle farklı mıdır: 
-Aşık Yunus sen dahi incitme aşıkları.(sen bile) 
-Aşık Yunus sen de incitme aşıkları. (hatta sen) 
-Aşık Yunus sen bile incitme aşıkları.(bari sen) 

şimdi –de –da’nın görevlerine bir bakalım: 

1. Cümlede eşitlik, benzerlik, karşıtlık, şartlılık, kesinlik, katılım, duygusal hareketlilik sağlama. 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal. 
Ala gözlü nazlı dilber sen de olasın benim gibi. 
Biz de mi böyle, böyle olacaktık? 
O da bu da terörü besliyor. 
Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur. 
İkimizin de saçları ak. 
Pişman olur da bir gün dönersin diye. 
Unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben. 
Seni terkedip de gitmek var ama. 
Gün gelir de beni unutursun demiştim. 
Ne dedum da darildun? 
A kız kendi saçını da öremedin mi? 
Ateş olup yaksan da gonca güller taksan da. 
Cumhurbaşkanı konuşmayacak da kim konuşacak? 

2. Ünlemlerde. 

Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım 
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım. 

Hadi canım sen de! 

3. Emir olarak. 

Biraz oku da fikir sahibi ol. 
Arabayı çalıştır da gidelim. 
Paranın üstünü ver de gideyim. 

4. Bir de kalıbı olarak. 

Bir de ne göreyim... 
Bir de kalkmış konuşuyorsun ha. 
Bir Fatih bir de Atatürk... 
Düşene bir de sen vurma. 
5. Bu, şu, o zamirlerinden sonra. 

Bu da mı gelecekti başımıza? 
O da ihanet içinde. 


6. –ip –up, -erek –arak gibi biten eylemlerden sonra. 

Seni terk edip de gitmek var ama, ah bu şarkıların gözü kör olsun. 

7. Sözü yarım bırakırken. 

Oraya bir geleyim de... 
Anlatayım anlatmasına da... 

8. Yinelemelerde. 

Patlayıncaya kadar yedi de yedi. 
Tutturmuşlar Türkçe ibadet de ibadet. 

9. Olumsuz olarak pekiştirmede. 

Ben ona sövmedim, sövmem de. 
Mal benim değil mi asarım da keserim de. 

10. Ölme eşeğim ölme anlamında. 

Yağmur yağacak da barajlar dolacak. 
ABD yardım edecek de terör bitecek ha, ohhooo. 

11. Sayılarda istisnasız hepsini anlamında. 

Üçünüzü de gözüm görmesin. 
Onların da hakkından geliriz. 

Eşenlamları: 
Bile, dahi, sanki, acaba, artık, ise, hem hem, hatta, ayrıca, üstelik, aynı zamanda, daha, ek olarak, öte yandan, gibi, esasen, dahası, ne ne, adeta, yeter ki, ama, fakat, ancak, bari, hiç olmazsa, tek, isterse. 

Kalıp olarak: 
Belki de, bir de, böyle de, değil de, hem de, hiç de, için de, kadar da, nasıl da, ne de, öyle de, ve de, yine de. 

Belki de bulacağız. 
Böyle de olmaz ki. 
Oradan değil de. 
Hem de nasıl. 
Hiç de öyle değil. 
Bu kadar da olmaz. 
Nasıl da yatmış uzanmış. 
Ne de güzel gözleri vardı. 
Öyle de olmaz böyle de, nasıl olacak peki. 
Yine de sen bilirsin. 

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 14 Şubat 2012 Salı
1 yorum
categories: | edit post

“ki”nin bitişik mi, ayrı mı yazılacağını nasıl anlarız?

“ki”nin bitişik mi, ayrı mı yazılacağını nasıl anlarız ?

 

-de durum ekinden sonra gelen “ki”ler bitişik yazılır:


Vadideki Zambak, kimin romanıydı?

Sokaktaki gürültü, kısa sürdü.

Ortadaki daha güzel gözüküyor,

( -de’den sonra gelen -ki, eklendiği sözcüğü sıfat yapar. Ancak, -ki, iki cümleyi bağlarken, aşağıdaki örnekte olduğu gibi ayrı yazılır:

Her şey o kadar ortada ki konuşmaya gerek yok.)

-ki, ilgi bildirdiğinde, eklendiği sözcükle ilgili bir “şey”in yerini tuttuğunda, bitişik yazılır:

Benimki daha bitmedi. ( benim elbisem)

Cansu'nunki çalışma odasında kaldı. ( Cansu'nun kitabı)

“ki”, aşağıdakilerde görüldüğü gibi kalıplaşmıştır, ayrı yazılır:

Tut ki, o ki, bu ki, şu ki, gel ki, ört ki, şüphesiz ki, kuşkusuz ki, yok ki, iyi ki, kaldı ki, ne ki, ne var ki, öyle ki, böyle ki, şöyle ki,

şu kadar ki, elbette ki, belli ki, tabii ki, bereket ki, varsayalım ki, varsay ki, farz edelim ki, kuşkusuz ki, şüphesiz ki, ...

“ki”, kimi sözcüklere bitişik yazılır:

oysaki, mademki, halbuki.

Çekimli eylemlerden sonra gelen “ki”ler ayrı yazılır:

(Eylem çekimine giren, zaman eki alan eylemlere, çekimli eylem denir.)

Anladım ki artık beni sevmiyorsun.

Görülüyor ki işler yolunda gidiyor.

Bir de baktım ki çevremde kimseler kalmamış.


Özneden sonra gelen “ki”ler ayrı yazılır, özneyi pekiştirir:


Sen ki, bu gibi işlerin üstesinden gelirsin.

Yankı ki, ödevlerine yapmadan okula gitmez.

Gözde ki, öğreci olmanın hakkını her zaman vermiştir.

( "ki" bağlacı dilimize Farsçadan girmiştir; aslı "kim"dir).



“ki”, eklendiği sözcüğü “sıfat” yapıyorsa, bitişik yazılır:

Karşıki dağlar duman içinde.

Önceki soruya dönelim:

Deminki sözünü unutma sakın!

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on
0 yorum
categories: | edit post

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 9 Şubat 2012 Perşembe
0 yorum
categories: | edit post