Bir resme, bir karikatüre bakarız ama bir yazıyı okuruz. Aslında ikisi arasında bir fark yoktur. Gözümüz şekilleri görür, beyin de değerlendirir. Ancak okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır.

İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur.
Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur.

Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktaki bir kelimeyi 2-3 göz harekeli ile okumamız mümkündür.

Günümüzün baş döndürücü temposunda yavaş okuyarak zaman kaybetme lüksümüz yoktur, örneğin 400 sayfalık bir kitapta yaklaşık 96 bin kelime vardır. Bu kitabı dakikada 150 kelime okuyan bir kişi 10 saatte, 500 kelime okuyan 3 saatte, bin kelime okuyabilen ise 1,5 saatte bitirebilir. Basit fakat disiplinli bir eğitimle kazanılacak zaman muazzamdır.

Okumamızı yavaşlatan en önemli psikolojik etken ise hızlı okursak anlayamayacağımızı zannetmemizdir. Etrafındakilerden sürekli 'tane tane oku' veya 'yüksek sesle oku' direktiflerini alan bir çocuğun bu alışkanlığı zamanla kökleşmiş hale gelir.

Halbuki dakikada 6 bin kelime okuyarak küçük yaşta üniversiteye giden Mariel Aragon, dakikada 2 bin 500 kelime okuyarak ABD'yi yöneten John Kennedy hızlı okuyarak daha iyi anlamanın mümkün olduğunun kanıtlarıdır.

Süratli okuma teknikleri ise paragraf okumak, sütun okumak, çapraz okumak gibi çeşitlidir. Bunların içinde anlama bakımından sütun okuma en etkin olanıdır. Bu teknikte 3-4 kelimelik dar bir sütunu okuyorsanız, sütunun ortasından bir doğru boyunca sözleri aşağıya doğru kaydırmak yeterlidir. Devamlı bir çalışma sonunda sütunu tamamıyla anladığınızı göreceksiniz.

Daha geniş sütunlarda da yine aynı şekilde ancak her satırda kelimeleri birer atlayarak yani 4-5 kelimelik bir satırda ikinci ve dördüncü kelimeleri okuyarak sütunu taramak yeterli olmaktadır. Gözler diğer kelimelerin resimlerini çekecek ve beyne ileteceklerdir. Çok fazla kişisel yetenek gerektirmeyen hızlı okuma tekniği ile okumak, konsantrasyonun yanında kültüre ve sürekli egzersiz yapmaya da bağlıdır.

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 18 Aralık 2011 Pazar
Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 2 Aralık 2011 Cuma
0 yorum
categories: | edit post

Kehanet

Dünyanın Sonu  Haliyle filminde sonu  :-)))

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 28 Kasım 2011 Pazartesi
0 yorum
categories: | edit post
Devamı...
Gönderen BabaHoroz on
0 yorum
categories: , | edit post

RTUK

Radyo ve Televizyon  Üst Kurulu

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 25 Kasım 2011 Cuma
Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 24 Kasım 2011 Perşembe
0 yorum
categories: , | edit post


RAMAZAN AYI 1.GÜN RAMAZAN BAYRAMI 1.GÜN KURBAN BAYRAMI 1.GÜN
YIL AY GÜN AY GÜN AY GÜN
1900 03 OCAK
23 ARALIK
ÇARŞAMBA
PAZAR
02 ŞUBAT CUMA 11 NİSAN ÇARŞAMBA
1901 12 ARALIK PERŞEMBE 22 OCAK SALI 31 MART PAZAR
1902 02 ARALIK SALI 11 OCAK CUMARTESİ 20 MART PERŞEMBE
1903 21 KASIM CUMARTESİ 01 OCAK
21 ARALIK
PERŞEMBE
PAZARTESİ
10 MART SALI
1904 09 KASIM ÇARŞAMBA 09 ARALIK CUMA 27 ŞUBAT CUMARTESİ
1905 30 EKİM PAZARTESİ 29 KASIM ÇARŞAMBA 15 ŞUBAT ÇARŞAMBA
1906 19 EKİM CUMA 18 KASIM PAZAR 05 ŞUBAT PAZARTESİ
1907 08 EKİM SALI 07 KASIM PERŞEMBE 25 OCAK CUMA
1908 27 EYLÜL PAZAR 27 EKİM SALI 14 OCAK SALI
1909 16 EYLÜL PERŞEMBE 16 EKİM CUMARTESİ 03 OCAK
23 ARALIK
PAZAR
PERŞEMBE
1910 06 EYLÜL SALI 06 EKİM PERŞEMBE 13 ARALIK SALI
1911 26 AĞUSTOS CUMARTESİ 25 EYLÜL PAZARTESİ 02 ARALIK CUMARTESİ
1912 14 AĞUSTOS ÇARŞAMBA 13 EYLÜL CUMA 20 KASIM ÇARŞAMBA
1913 04 AĞUSTOS PAZARTESİ 03 EYLÜL ÇARŞAMBA 10 KASIM PAZARTESİ
1914 24 TEMMUZ CUMA 23 AĞUSTOS PAZAR 30 EKİM CUMA
1915 13 TEMMUZ SALI 12 AĞUSTOS PERŞEMBE 19 EKİM SALI
1916 02 TEMMUZ PAZAR 01 AĞUSTOS SALI 08 EKİM PAZAR
1917 21 HAZİRAN PERŞEMBE 21 TEMMUZ CUMARTESİ 27 EYLÜL PERŞEMBE
1918 10 HAZİRAN PAZARTESİ 10 TEMMUZ ÇARŞAMBA 16 EYLÜL PAZARTESİ
1919 31 MAYIS CUMARTESİ 30 HAZİRAN PAZARTESİ 06 EYLÜL CUMARTESİ
1920 19 MAYIS ÇARŞAMBA 18 HAZİRAN CUMA 25 AĞUSTOS ÇARŞAMBA
1921 09 MAYIS PAZARTESİ 08 HAZİRAN ÇARŞAMBA 15 AĞUSTOS PAZARTESİ
1922 28 NİSAN CUMA 28 MAYIS PAZAR 04 AĞUSTOS CUMA
1923 17 NİSAN SALI 17 MAYIS PERŞEMBE 24 TEMMUZ SALI
1924 06 NİSAN PAZAR 06 MAYIS SALI 13 TEMMUZ PAZAR
1925 26 MART PERŞEMBE 25 NİSAN CUMARTESİ 02 TEMMUZ PERŞEMBE
1926 15 MART PAZARTESİ 13 NİSAN SALI 20 HAZİRAN PAZAR
1927 05 MART CUMARTESİ 03 NİSAN PAZAR 10 HAZİRAN CUMA
1928 23 ŞUBAT PERŞEMBE 23 MART CUMA 30 MAYIS ÇARŞAMBA
1929 11 ŞUBAT PAZARTESİ 13 MART ÇARŞAMBA 20 MAYIS PAZARTESİ
1930 31 OCAK CUMA 02 MART PAZAR 09 MAYIS CUMA
1931 20 OCAK SALI 19 ŞUBAT PERŞEMBE 28 NİSAN SALI
1932 09 OCAK
29 ARALIK
CUMARTESİ
PERŞEMBE
08 ŞUBAT PAZARTESİ 16 NİSAN CUMARTESİ
1933 19 ARALIK SALI 27 OCAK CUMA 05 NİSAN ÇARŞAMBA
1934 08 ARALIK CUMARTESİ 17 OCAK ÇARŞAMBA 26 MART PAZARTESİ
1935 27 KASIM ÇARŞAMBA 06 OCAK
27 ARALIK
PAZAR
CUMA
15 MART CUMA
1936 16 KASIM PAZARTESİ 15 ARALIK SALI 04 MART ÇARŞAMBA
1937 05 KASIM CUMA 04 ARALIK CUMARTESİ 22 ŞUBAT PAZARTESİ
1938 25 EKİM SALI 23 KASIM ÇARŞAMBA 11 ŞUBAT CUMA
1939 14 EKİM CUMARTESİ 13 KASIM PAZARTESİ 31 OCAK SALI
1940 03 EKİM PERŞEMBE 01 KASIM CUMA 20 OCAK CUMARTESİ
1941 23 EYLÜL SALI 22 EKİM ÇARŞAMBA 08 OCAK
29 ARALIK
ÇARŞAMBA
PAZARTESİ
1942 12 EYLÜL CUMARTESİ 12 EKİM PAZARTESİ 18 ARALIK CUMA
1943 01 EYLÜL ÇARŞAMBA 01 EKİM CUMA 08 ARALIK ÇARŞAMBA
1944 20 AĞUSTOS PAZAR 19 EYLÜL SALI 26 KASIM PAZAR
1945 09 AĞUSTOS PERŞEMBE 08 EYLÜL CUMARTESİ 15 KASIM PERŞEMBE
1946 30 TEMMUZ SALI 29 AĞUSTOS PERŞEMBE 04 KASIM PAZARTESİ
1947 19 TEMMUZ CUMARTESİ 18 AĞUSTOS PAZARTESİ 25 EKİM CUMARTESİ
1948 08 TEMMUZ PERŞEMBE 06 AĞUSTOS CUMA 13 EKİM ÇARŞAMBA
1949 28 HAZİRAN SALI 27 TEMMUZ ÇARŞAMBA 03 EKİM PAZARTESİ
1950 17 HAZİRAN CUMARTESİ 16 TEMMUZ PAZAR 23 EYLÜL CUMARTESİ
1951 06 HAZİRAN ÇARŞAMBA 06 TEMMUZ CUMA 12 EYLÜL ÇARŞAMBA
1952 25 MAYIS PAZAR 24 HAZİRAN SALI 31 AĞUSTOS PAZAR
1953 14 MAYIS PERŞEMBE 13 HAZİRAN CUMARTESİ 20 AĞUSTOS PERŞEMBE
1954 04 MAYIS SALI 02 HAZİRAN ÇARŞAMBA 09 AĞUSTOS PAZARTESİ
1955 24 NİSAN PAZAR 23 MAYIS PAZARTESİ 30 TEMMUZ CUMARTESİ
1956 12 NİSAN PERŞEMBE 12 MAYIS CUMARTESİ 19 TEMMUZ PERŞEMBE
1957 02 NİSAN SALI 01 MAYIS ÇARŞAMBA 08 TEMMUZ PAZARTESİ
1958 22 MART CUMARTESİ 20 NİSAN PAZAR 28 HAZİRAN CUMARTESİ
1959 11 MART ÇARŞAMBA 09 NİSAN PERŞEMBE 17 HAZİRAN ÇARŞAMBA
1960 28 ŞUBAT PAZAR 29 MART SALI 05 HAZİRAN PAZAR
1961 17 ŞUBAT CUMA 18 MART CUMARTESİ 25 MAYIS PERŞEMBE
1962 06 ŞUBAT SALI 08 MART PERŞEMBE 14 MAYIS PAZARTESİ
1963 27 OCAK PAZAR 25 ŞUBAT PAZARTESİ 04 MAYIS CUMARTESİ
1964 16 OCAK PERŞEMBE 15 ŞUBAT CUMARTESİ 23 NİSAN PERŞEMBE
1965 04 OCAK
24 ARALIK
PAZARTESİ
CUMA
03 ŞUBAT ÇARŞAMBA 12 NİSAN PAZARTESİ
1966 14 ARALIK ÇARŞAMBA 23 OCAK PAZAR 01 NİSAN CUMA
1967 03 ARALIK PAZAR 12 OCAK PERŞEMBE 21 MART SALI
1968 22 KASIM CUMA 01 OCAK
21 ARALIK
PAZARTESİ
CUMARTESİ
10 MART PAZAR
1969 12 KASIM ÇARŞAMBA 11 ARALIK PERŞEMBE 27 ŞUBAT PERŞEMBE
1970 01 KASIM PAZAR 01 ARALIK SALI 17 ŞUBAT SALI
1971 21 EKİM PERŞEMBE 20 KASIM CUMARTESİ 06 ŞUBAT CUMARTESİ
1972 09 EKİM PAZARTESİ 08 KASIM ÇARŞAMBA 27 OCAK PERŞEMBE
1973 28 EYLÜL CUMA 28 EKİM PAZAR 15 OCAK PAZARTESİ
1974 18 EYLÜL ÇARŞAMBA 17 EKİM PERŞEMBE 04 OCAK
24 ARALIK
CUMA
SALI
1975 07 EYLÜL PAZAR 06 EKİM PAZARTESİ 13 ARALIK CUMARTESİ
1976 27 AĞUSTOS CUMA 25 EYLÜL CUMARTESİ 02 ARALIK PERŞEMBE
1977 16 AĞUSTOS SALI 15 EYLÜL PERŞEMBE 22 KASIM SALI
1978 06 AĞUSTOS PAZAR 04 EYLÜL PAZARTESİ 11 KASIM CUMARTESİ
1979 26 TEMMUZ PERŞEMBE 24 AĞUSTOS CUMA 31 EKİM ÇARŞAMBA
1980 13 TEMMUZ PAZAR 12 AĞUSTOS SALI 19 EKİM PAZAR
1981 03 TEMMUZ CUMA 01 AĞUSTOS CUMARTESİ 08 EKİM PERŞEMBE
1982 23 HAZİRAN ÇARŞAMBA 22 TEMMUZ PERŞEMBE 27 EYLÜL PAZARTESİ
1983 12 HAZİRAN PAZAR 12 TEMMUZ SALI 17 EYLÜL CUMARTESİ
1984 01 HAZİRAN CUMA 30 HAZİRAN CUMARTESİ 06 EYLÜL PERŞEMBE
1985 21 MAYIS SALI 20 HAZİRAN PERŞEMBE 26 AĞUSTOS PAZARTESİ
1986 10 MAYIS CUMARTESİ 09 HAZİRAN PAZARTESİ 16 AĞUSTOS CUMARTESİ
1987 29 NİSAN ÇARŞAMBA 29 MAYIS CUMA 05 AĞUSTOS ÇARŞAMBA
1988 18 NİSAN PAZARTESİ 17 MAYIS SALI 24 TEMMUZ PAZAR
1989 07 NİSAN CUMA 06 MAYIS CUMARTESİ 13 TEMMUZ PERŞEMBE
1990 28 MART ÇARŞAMBA 26 NİSAN PERŞEMBE 03 TEMMUZ SALI
1991 17 MART PAZAR 16 NİSAN SALI 23 HAZİRAN PAZAR
1992 06 MART CUMA 04 NİSAN CUMARTESİ 11 HAZİRAN PERŞEMBE
1993 23 ŞUBAT SALI 24 MART ÇARŞAMBA 01 HAZİRAN SALI
1994 12 ŞUBAT CUMARTESİ 13 MART PAZAR 21 MAYIS CUMARTESİ
1995 01 ŞUBAT ÇARŞAMBA 03 MART CUMA 10 MAYIS ÇARŞAMBA
1996 21 OCAK PAZAR 20 ŞUBAT SALI 28 NİSAN PAZAR
1997 10 OCAK
31 ARALIK
CUMA
ÇARŞAMBA
09 ŞUBAT PAZAR 18 NİSAN CUMA
1998 20 ARALIK PAZAR 29 OCAK PERŞEMBE 07 NİSAN SALI
1999 09 ARALIK PERŞEMBE 19 OCAK SALI 28 MART PAZAR
2000 27 KASIM PAZARTESİ 08 OCAK
27 ARALIK
CUMARTESİ
ÇARŞAMBA
16 MART PERŞEMBE
2001 16 KASIM CUMA 16 ARALIK PAZAR 05 MART PAZARTESİ
2002 06 KASIM ÇARŞAMBA 05 ARALIK PERŞEMBE 22 ŞUBAT CUMA
2003 27 EKİM PAZARTESİ 25 KASIM SALI 11 ŞUBAT SALI
2004 15 EKİM CUMA 14 KASIM PAZAR 01 ŞUBAT PAZAR
2005 05 EKİM ÇARŞAMBA 03 KASIM PERŞEMBE 20 OCAK PERŞEMBE
2006 24 EYLÜL PAZAR 23 EKİM PAZARTESİ 10 OCAK
31 ARALIK
SALI
PAZAR
2007 13 EYLÜL PERŞEMBE 12 EKİM CUMA 20 ARALIK PERŞEMBE
2008 01 EYLÜL PAZARTESİ 30 EYLÜL SALI 08 ARALIK PAZARTESİ
2009 21 AĞUSTOS CUMA 20 EYLÜL PAZAR 27 KASIM CUMA
2010 11 AĞUSTOS ÇARŞAMBA 09 EYLÜL PERŞEMBE 16 KASIM SALI
2011 01 AĞUSTOS PAZARTESİ 30 AĞUSTOS SALI 06 KASIM PAZAR
2012 20 TEMMUZ CUMA 19 AĞUSTOS PAZAR 25 EKİM PERŞEMBE
2013 09 TEMMUZ SALI 08 AĞUSTOS PERŞEMBE 15 EKİM SALI
2014 28 HAZİRAN CUMARTESİ 28 TEMMUZ PAZARTESİ 04 EKİM CUMARTESİ
2015 17 HAZİRAN ÇARŞAMBA 17 TEMMUZ CUMA 23 EYLÜL ÇARŞAMBA

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 21 Kasım 2011 Pazartesi
0 yorum
categories: , | edit post

Ezoterizm bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir.

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on
Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 12 Kasım 2011 Cumartesi
0 yorum
categories: , | edit post

Peygamberimiz hayatı boyunca üç kere beddua etmiş

1:Yeryüzünün dengelerini bozanlara,yani doğanın düzenini bozanlara

2: İnsanların işlerini zora sürenlere

3:Paraya,altına gümüşe tapanlara yani onları ilahlaştıranlara
 

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 10 Kasım 2011 Perşembe
0 yorum
categories: | edit post

Nasrettin Hoca evlenmeye niyetlenir. Eş,dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıkarırlar.Şöyle huylu!
-Böyle soylu!
-Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler. Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Hoca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin mi çirkin bir gelin. Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için:
-Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, kime görünmeyeyim? diye sorar. Hoca şaşkın:
-Aman hatun, Bana görünme de kime görünürsen görün... der

Birde Yaşar Nuri Öztürk'den dinleyelim 

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on
0 yorum
categories: | edit post

Bel ve Karın Egzersizleri

http://www.uzmantv.com/vucut-gelistirmede-ust-karin-hareketleri-nelerdir

http://www.uzmantv.com/vucut-gelistirmede-gogus-icin-hangi-hareketler-yapilir

http://www.uzmantv.com/evde-yapabilecegimiz-gogus-egzersizleri-nelerdir

Şınav

http://www.uzmantv.com/evde-yapabilecegimiz-omuz-egzersizleri-nelerdir

http://www.uzmantv.com/vucut-gelistirirken-omuz-kaslari-icin-hangi-hareketler-yapilir

http://www.uzmantv.com/evde-yapabilecegimiz-sirt-egzersizleri-nelerdir

http://www.uzmantv.com/bel-agrisina-karsi-ayakta-yapilabilecek-hareketler-hangileridir

http://www.gymuniversal.com/htmller/egzersiz/body.htm


Devamı...
Gönderen Tiltombak on 9 Kasım 2011 Çarşamba
1 yorum
categories: , | edit post

Bir zaman gelmiş ve kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş. Ne yapıcaz diye düşünürken aralarında en yaşlı, en bilgin olanı demiş ki:

“Şu dağı görüyormusunuz? O dağın arkasında büyük bir göl var.”

Ee, koca dağı hepsi birden aşamazlar. Aralarında çok yaşlı olanlarda var. Bunun üzerine oraya gidip su getirmeleri için en genç 2 kaplumbaga seçilmiş.

Genç kaplumbağalar 25 yıl sonra göle ulaşmışlar.. çok demeyin. Ancak çıkmışlar dağı. Hem nasıl olsa uzun yllar yaşıyolar. Bir de farketmişler ki suyu alıp götürmek için yanlarına kap almayı unutmuşlar. Kaplumbağalardan biri;

“Ee nabıcas şimdii?? Birimizin gidip kap alması lazım.. Diğerimiz de burada beklesin ki kimse gelip içmesin sudan!! En iyisi sen git!”

“Olmazz…. Ben gidicem sen ya suyu içersen?.. O zaman köy susuz kalır ve hepimiz ölürüz
susuzluktan!”

“Yok valla bak yemin ederim ağzımı sürmiiycem.. sen git al gel kabı beklicem.. Söz veriyorum.”

Bunun üzerine diğer kaplumbağa yola çıkmış.. Orada kalan da beklemeye başlamış..
Aradan 30 yıl geçmiş.. 40 yıl.. 50 yıl.. Sonunda bekleyen kaplumbağa bu böyle olmayacak demiş.. Galiba gelmeyecek bu.. Köydekiler de öldü herhalde susuzluktan. . En iyisi ben biraz su içeyim de bari ben hayatta kalayım.. Kaplumbağaların soyu devam etsin.. Tam eğmiş kafasını göle doğru bir yudum alacakken çalıların arkasından bir ses duyulmuş..

“Bak böyle yaparsan gitmem amaaa!!

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 8 Eylül 2011 Perşembe
0 yorum
categories: | edit post

http://tvarsivi.com/

http://www.yildiz.tv/

Denizli Laodikya Antik Kenti :http://tvarsivi.com/player.php?y=13&z=2011-08-20%2021:12:00


Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 17 Ağustos 2011 Çarşamba

İşte dünyada Yunanistan'dan sonra Türkiye'de sadece Denizli'de bulunan maden...


Türkiye'de sadece Denizli'de bulunan huntit-hidromanyezit yataklarından sağlanan minerallerin çeşitli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen bir dizi ''UltraCarb'' ürünü imal eden Likya Minelco Madencilik'in, Türkiye'de ve İngiltere'de işlenen ürününün 16 ülkeye ihraç edildiği bildirildi.

Dünyada Yunanistan dışında sadece Türkiye'de bulunan huntit-hidromanyezit madeninin, Denizli'nin Acıpayam ilçesine bağlı Yolçatı köyü çevresinde geniş bir yatağa sahip olduğunu belirten Likya Minelco Madencilik İşletme Müdürü Turan Şahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, madenin işlendikten sonra kablo sanayisinde, kauçuk, plastik, yüzey kaplama ve macun gibi birçok ürünlerde kullanıldığını kaydetti.

1985 yılında kendi imkanlarıyla manyezit maden işletmesi çalıştırırken bulduğu numuneyi incelenmesi için Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'ne gönderdiğini anlatan Turan Şahan, madenin incelenmesinin 2 yıl sürdüğünü kaydetti.

Araştırmaların ardından huntit-hidromanyezit madeninin Türkiye'de ilk olarak ortaya çıktığını vurgulayan Şahan, yabancıların Yunanistan'da da aynı madeni keşfettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

''Likya Madencilik 1995 yılında huntit-hidromanyezit madeni üretimine yönelik olarak kurulmuştur. 2004 yılı sonunda, Likya Madencilik hisselerinin yüzde 50'si Minelco AB tarafından satın alınarak, şirketin adı Likya Minelco Madencilik olarak değiştirilmiştir. İşletmemiz 2005 yılından beri çalışmaktadır. Yıllık istek olduğunda 200 bin ton hammadde çıkarabilecek kapasitedeyiz. Şu anda yılda 25 bin ton hammadde çıkarıyoruz. Çıkarılan 25 bin tonluk bölümünün 10 bin tonunu İzmir'deki işleme tesislerimizde, diğer 15 bin tonunuysa İngiltere'de işletiyoruz. Huntit-hidromanyezit madenini işlendikten sonra dünya genelinde 16 ülkeye ihraç ediyoruz. Bu ülkelerin başında Kuzey Kore, Japonya, Çin ve Asya ülkeleri geliyor.''

Madenin kullanıldığı alanlar hakkında bilgi veren Şahan, ''Ürünümüz, kauçuk, plastik, yüzey kaplama ve macunlar dahil olmak üzere birçok uygulamayı iyileştirmek için tek başına veya birlikte kullanılabilen farklı materyallerin sağladığı özellikleri kendi bünyesinde birleştiriyor. Alev geciktirici özellikleri sayesinde de plastik ve kauçuk sanayisinde yaygın olarak kullanılan çoğu alev geciktiriciye değerli bir alternatif oluşturuyor. Ayrışma endotermik bir olay olup ısıyı emiyor ve bu sayede alev ve yüzey sıcaklığını azaltıyor'' diye konuştu.

Acıpayam'daki madenin Likya adlı Türk firmasının İngiliz ortağı olan Minelca ile beraber üretim yapıyor.

Yıllık 25 bin ton üründen, 15 bin tonu İngiltere'ye gönderilirken, 10 bin tonu ise İzmir'de işlendikten sonra ağırlıklı olarak dış ülkelere ihraç ediliyor.

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 28 Nisan 2011 Perşembe
0 yorum
categories: | edit post

HİCRİ TAKVİM

Hicri Takvim Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Hicri Takvim; Hicri Şemsi ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır:

Hz. Muhammed, safer ayının 27.günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye hicret etmek üzere Mekke'den ayrılmış, 4 gece Sevr Mağarası'nda kalmış. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine'ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba Köyü'ne gelmiş, burada Kuba Mescidi'ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine'ye doğru hareket etmişlerdir.

1- Hz. Muhammed'in Kuba'ya geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden ve dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan takvim sistemine Hicri Şemsi Takvim denilmektedir.

2 -İslamiyet'ten önce, her önemli olay tarih başlangıcı olarak kabul edilirmiş. En son Fil Vakası da takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bu uygulamada seneler, her önemli olaya göre sayılarak geldiğinden birçok karışıklıklara sebep oluyordu. Hz. Ömer zamanında Hicret'in 17. yılında alınan bir kararla Hicret'in olduğu sene Hicri Takvim'in 1. yılı ve o yılın muharrem ayı da Hicri Kameri Takvim'in yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem'in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvim'in başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Biz bunu Hicri Kameri Takvim değil, Hicri Takvim olarak bilmekteyiz.

Hicri Kameri Takvim'de aylar; muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade ve zilhicce şeklinde sıralanırlar.

Hicri takvimlerde de, miladi takvimlerde olduğu gibi artık yıllar mevcuttur. 30 yılda yaklaşık 11 günlük bir gerileme yapmaktadırlar. Bu gerilemeyi düzeltmek için 30 yıllık dönemlerin 2, 5, 7, 10, 13, 15, 18, 21, 24, 26 ve 29 yılları 355 gün, diğer yıllar ise 354 gündür.

Ay, dünya etrafında 12 defa döndüğü zaman bir kameri sene olur ve 354.367 gündür (354 gün 8 saat 48 dakika 34.68 saniyedir). Dünya, güneş etrafında 1 defa döndüğü zaman da bir miladi sene olur ve 365.2422 gündür.

Hicri yıl miladi yıldan ( 365.2422 - 354.367 =) 10.8752 gün daha kısa olduğundan aylar bazen 29. bazen de 30 gün çekmektedir.

MİLADİ TAKVİM

Günümüzde uluslararası takvim olarak kullanılan Miladi Takvim'in aslı Roma Takvimi'ne dayanmaktadır. Bu takvim sistemi de günümüze gelinceye kadar iyileştirilerek birkaç dönemden geçmiştir.
* Başlangıçta bir yılda; 4'ü 31 gün ve 6'sı da 30 gün olmak üzere 10 ay ve 304 günü olan bir takvim kullanılmaya başlanmıştır.
* M.Ö.VII. Yüzyılda Roma İmparatorluğu'nda Numa Pompilius zamanında ayın dünyanın etrafında dolanımını esas alan ve yeni ayın doğuşu ile beraber başlayan 12 aylık ve 354 günlük ay takvimine geçilmiştir. Bu takvim sistemi ile mevsimler arasındaki uyumsuzluğu gidermek için iki yılda bir 22 şubat ile 23 şubatın arasına, 22 (artık yıllarda 23) günlük mercedonius adıyla 13. yeni bir ay eklemişlerdir. Bir yıl ortalama 365, artık yıllarda ise 366 gün oluyordu.
Mevsimler arasında uyum sağlamak için de 33 ve 34 günlük iki ay, kasım ve aralık aylarının arasına eklenmiştir. Daha önce şubatın 22 sinden sonra eklenen 22 (23) günlük mercedonius ayıyla beraber bir yıl 455 (artık yıllarda 456) güne çıkarılmış, Bu nedenle M.Ö. 46 yılına "karışık yıl" denilmiştir. Bu karışık yıldan sonra ilk baharın başlangıcı 25 mart olarak tespit edildi ve yılın başlangıcı da 1 marttan 1 ocak gününe alınmıştır.
* Roma Kralı Julius Sezar; İskenderiyeli astronom Sosigenes'in tavsiyelerine uyarak M.Ö.45 yılında; dünyanın güneş etrafında dolanımını esas alan 365.25 günlük takvim sistemini uygun görmüş ve 4'e bölünebilen artık yıllar 366, diğerleri ise 365 günden oluşan normal yıl, ocak ayı da yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Yıl 12 ay olacak, ay süreleri ocaktan başlayarak 31, 28 (29),31,30,31,30,31,31,30,31,30 ve 31 gün alınacaktır. Julius Sezar adına ithafen de Jülyen Takvimi denilmiştir.
Julius Sezar'ın öldürülmesinden sonra, takvimde yaptığı ıslahat sekteye uğramış, bu düzenlemeleri yapan Pontifeksler 4 yılda bir artık yıl yerine, 3 yılda bir artık yıl uygulamaya başlamışlardır. Böylelikle 36 yılda 9 yerine 12 artık yıl eklenmiş oluyordu. M.Ö. VIII. yılda Augustus bu kaymayı düzeltmek için 12 yıl süreyle artık yılın uygulamasını durdurmuş, M.S. 5. yıldan itibaren Jülyen Takvim Reformu düzenli olarak uygulamaya konulmuştur. Bu tarihten önceki 50 yıla da "yanlış Jülyen yılları" denilmiştir.

GREGORYEN TAKVİMİ

* Bir yıl 365.2422 gün olduğu halde, Jülyen Takviminde bir yıl 365.25 gün olarak alındığından, Jülyen yılından 0.0078 gün daha kısa olduğundan ve 400 yılda 3 gün geri kaldığından dolayı mevsimler arasında meydana gelen uyumsuzluğu gidermek amacıyla M.S. 1582 yılında Papa XIII. Gregoris, Jülyen Takvimi'nde reform yapılmasını emretti. Yapılan reform neticesinde alınan kararlar:

1 - M.S. 325 yılında toplanan İznik Konili'nde 1582 yılına kadar 1257 yıl içerisinde Jülyen Takvimi yaklaşık 10 gün geri kaldığından, 4 ekim gününü takip eden gün 5 ekim değil, 15 ekim olarak uygulanması.

2 - Son iki rakamı "00" ile biten yıllardan 400'e tam olarak bölünebilen yılların (1600, 2000 gibi) artık yıl olarak, 1700, 1800 ve 1900 gibi son iki rakamı "00" ile biten ancak 400'e tam olarak bölünemeyen yılların da normal yıl olarak kabul edilmesi. Açıklama: Sonu "00" ile bitmeyen ve 4'e kalansız bölünebilen tüm yıllar artık yıldır. Sonu "00" ile biten yıllar (yani yüzüncü yıllar) ise ve eğer 400'e bölünebiliyorlarsa onlar da artık yıldır. Örneğin; 1700 - 1800 - 1900 yılları artık yıl değilken, 2000 yılı artık yıldır.

3 - Hz. İsa'nın doğum gününün tarih başlangıcı olarak alınması.

Gregoryen Takvimi'ne göre bir yılın ortalama süresi 365.2425 gündür. Bir dönencel yıl ise 365.2422 gündür. Aradaki 0.0003 gün 1582'den beri biriken hataların sonucu olarak 4317 yılda 1 gün fazla olacaktır.

Gregoryen takvimindeki; mart, mayıs ve ağustos ay adları Roma, şubat, nisan, haziran, temmuz ve eylül ay adları Süryani, ekim, kasım, aralık ve ocak ay adları ise Türkçe kökenlidir.


MİLADİ TAKVİMİN UYGULAMA KRONOLOJİSİ
1577 Gregoryen Takvimi çalışmaları başlamıştır.
15 Ekim 1582 Papanın emriyle 5 Ekim tarihi, 15 Ekim olarak değiştirilmiştir.

ÇEŞİTLİ ÜLKELERİN GREGORYEN TAKVİMİNİ KABUL TARİHLERİ

20 Aralık 1582 Fransa'da 10 Aralık tarihinin 20 Aralık olarak değiştirilmesi.
1582 Danimarka'da kullanılmaya başlanması.
1582 Hollanda'nın Katolik kesiminde kullanılmaya başlanması.
1584 Almanya'nın Katolik devletlerinde kullanılmaya başlanması.
1586 Polonya'da kullanılmaya başlanması.
1587 Macaristan'da kullanılmaya başlanması.
1682 Fransa idaresine giren Strozbourg ve Alsace'de kullanılmaya başlanması.
1700 Protestan Almanya ve Hollanda'da kullanılmaya başlanması.
1701 İsviçre'nin Protestan kantonlarında kullanılmaya başlanması.
1752 İngiltere'de 3 Eylül tarihini takip eden günün 14 Eylül olarak kullanılmaya başlanması.
1 Mart 1753 İsveç'te kullanılmaya başlanması.
1782 İrlanda'da kullanılmaya başlanması.
1873 Japonya takviminin Gregoryen esasına göre ıslah edilmesi
1912 Çin'de kullanılmaya başlanması.
1916 Bulgaristan'da kullanılmaya başlanması.
1917 Türkiye'de 15 Şubat tarihini takip eden günün 1 Mart olarak kullanılmaya başlanması.
14 Şubat 1918 Sovyetler Birliği'nde kullanılmaya başlanması.
1 Mart 1914 Yunanistan ve Romanya'da kullanılmaya başlanması.
4 Ağustos 1924 Ürdün'de kullanılmaya başlanması.
26 Aralık 1926 Türkiye'de kullanılmaya başlanması.


RUMİ TAKVİM

Rumi Takvim; Miladi 1840 - Hicri 1256 yılına kadar Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanımını esas alan 354.367 günlük Kameri Takvim sistemi üzerine, Miladi 1840 - Hicri 1256 yılından itibaren de dünyanın güneş etrafında dolanımını esas alan 365.2422 günlük Şemsi Takvim sistemi üzerine kurulmuş karma bir takvim sistemidir.

Rumi Takvim, hukuken yürürlükten kalkmış olmasına rağmen kamuoyu bakımından oldukça hassas bir konu olmuştur. Halk arasında Rumi Takvim'in yegane önemli tarafı; doğum günlerinin miladi takvime göre tekabülleri ve yaş hesaplamaları ile birlikte, eskiden beri onlar için ne zamanda ne olacak ve ne zaman ne yapılacak ölçüsüdür. Çiftçinin ölçekleri ayrı, meteorolojik olayları takip edenlerin ölçüsü ayrıdır. Hatta Katolikler'in bazı yortuları bile bu eski Rumi günlere göre uygulanmaktadır. Toplumu teşkil eden fertler, daima içinde yaşadığı sosyal çevrenin tesiri altında bulunmaktadır. İtikatlarında, adetlerinde düşüncelerinde ve hislerinde özgürlüğe sahip değillerdir. Atalarından gelen kurallara uymamayı akıllarından bile geçirmezler. Taklit ile hareket etmenin kolay ve hayattaki zorlukları bertaraf etme sebebi ve atalarına hürmet duyguları da bu tabaka arasında teamuli kaideleri uygulamayı devamlı olarak takviye etmektedir.

Bu sebeplerle hukuken terkedilmiş bulunan Rumi Takvim'in teamuli olarak devam ettirilmesindeki ihtiyacı ile bütün takvimlerde Rumi tarihe de bir yer verilmiştir.

Osmanlı Devletinde:
* 1677 yılında Baş Defterdar Hasan Paşa'nın (vefatı 1684) teklifi üzerine 33 senede 1 sene atlanmak suretiyle Kameri Takvim ile Şemsi Takvim arasındaki farkı dikkate alarak, mali kayıtların buna göre düzeltilmesini istenmiştir.

* 1740 yılında Defterdar Atıf Efendi'nin (vefatı 1742) teklifi üzerine Hicri 1152 yılından itibaren maaşların ve vazifelerin muharremden değil de marttan itibaren esas alınmasını istemesiyle maaş ve vazifelerin buna göre düzeltilmesi istenmiştir. Bu tarihten itibaren mali yılbaşı mart ayı olmuştur.

* 1794 yılında Defterdar Moralı Osman Efendi'nin (vefatı 1818) tefavütlerin (hicri yıl ile mali yıl arasındaki farktan meydana gelen gelir farklılıklarının) hesabının devlet hazinesine yük olmamasını sağlayan teklifinin kabulü ile mali seneye dayanan sarfiyat (harcama) ve tediyat (ödeme) şeklinin tatbik sahasının genişletilmesi istenmiştir.

* 1677 yılından Miladi 13 Mart 1840 - Rumi 1 Mart 1256 tarihine kadar yalnız mali muamelatta kullanılan Jülyen Takvim esaslı Şemsi Takvim'in bu tarihten itibaren resmi muamelatta da kullanılmaya başlanmasıyla Rumi Mali Takvim adını almıştır.

* 8 Şubat 1332 tarih ve 125 sayılı kanunla Jülyen Takvim esaslı Rumi Takvim yürürlükten kaldırılarak, Gregoryen Takvimi'ne geçilmiştir.

125 sayılı Kanunun uygulaması söyle olmuştur:
a) 15 Şubat 1332 tarihini 1 Mart 1333 (miladi 1917 yılı) günü takip etmiş, böylece tarihten 13 gün silinerek gün sayısındaki hata düzeltilmiştir (sıfırlanmıştır).

b) 1333 Rumi yılı teknik sebeple 1 Mart'tan başlamakla beraber 10 ay devam ederek, 31 Kanunievvel (Aralık) 1333 (miladi 1917) günü sona ermiş ve 1 Kanunusani (Ocak) 1334 =1 Kanunusani (Ocak) 1918 olarak başlatılmıştır. 1840 yılından beri Jülyen usulüne göre yürüyen mali ve resmi muamelattaki tarihi kayıtlar, 1918 tarihinden itibaren Gregoryen usulüne göre devam ettirilmiş ve yılbaşı 1 Ocak tarihine alınmıştır. 1334 Rumi (1918 Miladi) yılından itibaren, Rumi ve Miladi takvimlerdeki ay ve gün farkı kalmamış aynı olmuştur. Artık sadece sene farkı vardır (584 yıl).

* 26 Kanunievvel (Aralık) 1341 tarih ve 698 sayılı Kanunla Rumi Takvim mebdei olan 1300'lü seneler terk edilip uluslararası (miladi) takvim mebdei olan 1900'lü seneler kabul edilerek Rumi Takvim tamamen yürürlükten kaldırılmış, 1341 senesi Kanunievvel'inin 31 gününü takip eden gün 1926 senesinin Kanunusani'sinin 1. günü kabul edilmek suretiyle uluslararası takvim sistemine geçilmiştir.

* 10 Ocak 1945 tarih ve 4696 sayılı Kanunla da teşrinievvel, teşrinisani, kanunuevvel ve kanunusani aylarının adları ekim, kasım, aralık ve ocak olarak değiştirilmiştir.


HİCRİ YILIN MİLADİ YILA ÇEVRİLMESİ

Hicri yılı 33'e bölünüz. 1420 : 33 = 43.03 (=43) (A sayısı)
A sayısını hicri yıldan çıkarınız. 1420 - 43 = 1377 (B sayısı)
B sayısını 622 ile toplayınız. 1377 + 622 = 1999



MİLADİ YILIN HİCRİ YILA ÇEVRİLMESİ

Miladi yıldan 621 rakamını çıkarınız. 1999 - 621 = 1378 (A sayısı)
A sayısını 33'e bölünüz. 1378 : 33 = 41.75 (=42) (B sayısı)
A sayısını B sayısı ile toplayınız. 1378 + 42 = 1420



MİLADİ YILIN RUMİ YILA - RUMİ YILIN MİLADİ YILA ÇEVRİLMESİ

1 Kanunusani (Ocak) 1334 = 1 Kanunusani (Ocak) 1918 olarak yılbaşı eşitlenmiştir. Bu tarihten önceki tarihlerin hesaplanmasında yılbaşına dikkat edilmesi gerekmektedir. Rumi Takvim'de yılbaşı mart ayıdır. Miladi Takvim'de ise yılbaşı ocak ayıdır. Hesap yapılırken, Rumi Takvim'de mart ayı 1.ay, ocak ayı 11.ay ve şubat ayı da 12. ay olarak hesaplanır.
a) Rumi 1 Mart 1256 - 15 Şubat 1332 (Miladi 13 Mart 1840 - 28 Şubat 1917) tarihleri arasındaki tarih dönüşümleri için;
1-Miladi tarihin Rumi tarihe çevrilmesi:
Miladi tarih eğer ocak veya şubat aylarında bir tarih ise, yıl kısmından 585 rakamı (diğer aylar için 584 rakamı) çıkarılır. Ay kısmından da 13 rakamı çıkarılır ve Rumi tarih bulunur.

2-Rumi tarihin Miladi tarihe çevrilmesi:
Rumi tarih eğer ocak veya şubat aylarında bir tarih ise, yıl kısmına 585 rakamı (diğer aylar için 584 rakamı) eklenir. Ay kısmına da 13 rakamı eklenir ve Miladi tarih bulunur.

b) Rumi 1 Mart 1333 - 31 Kanunievvel 1341 (Miladi 1 Mart 1917 - 31 Aralık 1925) tarihleri arasındaki tarih dönüşümleri için;
Miladi yıldan 584 rakamı çıkarılırsa Rumi tarih,
Rumi yıla 584 rakamı eklenirse Miladi tarih bulunur. Ay ve gün farkı yoktur, isimleri aynıdır.


Kaynak: T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on 23 Şubat 2011 Çarşamba
0 yorum
categories: , | edit post

55. Sure olan Rahman Suresinde, 78 ayetin 31 tanesinde O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz ?( Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz ?) diyor.Ömer Çelakıl ayet numaralarını toplamış ve 1433 rakamını bulmuş,bende kontrol ettim doğru.Hicri 1433,Miladi 2012 dir.



بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillāhirahmānirahīm
Rahmân Ve Rahîm Olan Allahın Adıyla.
1.
الرَّحْمَنُ
Er rahman.
Rahmân
2.
عَلَّمَ الْقُرْآنَ
Alleme lkur'ane.
Kur'an'ı öğretti.
3.
خَلَقَ الْإِنسَانَ
Halekal insane.
İnsanı yarattı.
4.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Allemehul beyan.
Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.
5.
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
Eş şemsu vel kameru bi husban.
Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
6.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Ven necmu veş şeceru yescudan.
Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler
7.
وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
Ves semae rafeaha ve vedaal mizan.
Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.
8.
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
Ella tatğav fil mizan.
Ölçüde haddi aşmayın.
9.
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Ve ekıymul vezne bil kıstı ve la tuhsirul mizan.
Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.
10.
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
Vel erda vedaaha lil enam.
Allah yeri yaratıklar için var etti.
11.
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
Fiha fakihetuv ven nahlu zatul ekmani.
Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
12.
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ
Vel habbu zul asfi ver rayhan
Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.
13.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
14.
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
Halekal'insane min salsalin kelfahhari.
Allah insanı, pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.
15.
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ
Ve hale kalcanne min maricin min narin.
"Cin" i de yalın bir ateşten yarattı.
16.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
17.
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
Rabbulmeşrikayni ve rabbulmağribeyni.
O iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
18.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
19.
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Mereclbahreyni yeltekıyani.
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
20.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
Beynehuma berzahun la yebğıyani.
(Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
21.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
22.
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
Yahrucu minhumellu'lu velmercanu.
O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
23.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
24.
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
Ve lehulcevarilmunşeatu fiylbahri kela'lami.
Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur.
25.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
26.
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Kullu men 'aleyha famin
Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.
27.
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Ve yebka vechu rabbike zulcelali vel'ikrami.
Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.
28.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
29.
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Yes'eluhu men fiyssemavati vel'ardı kulle yevmin huve fiy şe'nin.
Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilahi tasarruftadır.
30.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
31.
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ
Senefruğu lekum eyyuhessekaleni.
Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!
32.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
33.
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Ya ma'şerelcinni vel'insi inisteta'tum en tenfusu min aktarissemavati vel'ardı fenfuzu la tenfizune illa bisultanin.
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.
34.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
35.
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
Yurselu 'aleykuma şuvazun min narin ve nuhasun fela tentesırani.
Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.
36.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
37.
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Feizenşakkatesissemau fekanet verdeten keddihani.
Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?)
38.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
39.
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ
Feyevmeizin la yus'elu 'an zenbihi insun vela cannun.
İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.
40.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
41.
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ
Yu'refulmucrimune bisiymahum feyu'hazu binnevasıy vel'akdami.
Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
42.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
43.
هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ
Hazihi cehennemulletiy yukezzibu bihelmucrimune.
İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.
44.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ
Yetufune beyneha ve beyne hamiymin anin.
Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
45.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
46.
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
Ve limen hafe mekame rabbihi cennetani.
Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.
47.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
48.
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ
Zevata efnanin.
İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengarenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.
49.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
50.
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ
Fiyhima 'aynani tecriyani.
İçlerinde akan iki pınar vardır.
51.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
52.
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ
Fiyhima min kulli fakihetin zevcani.
İkisinde de her meyveden çift çift vardır.
53.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Febieyyi alai rabbikuma tukezziban.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
54.
مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ
Muttekiiyne ala furuşim betainuha min istebrak ve cenel cenneteyni dan.
Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
55.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
56.
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Fihinne kasıratut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve la can.
Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
57.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
58.
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ
Ke ennehunnel yakıtı vel mercan.
Onlar sanki yakut ve mercandır.
59.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe be eyyi alai rabbikuma tukezziban.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
60.
هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
Hel cezaul ıhsani illel ihsan.
İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.
61.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
62.
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ
Ve min dunihima cennetan.
Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
63.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
64.
مُدْهَامَّتَانِ
Mudhammetan
O iki cennet koyu yeşil renktedir.
65.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
66.
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ
Fihima aynani neddahatan.
İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.
67.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
68.
فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
Fihima fakihetuv ve nahluv ve rumman
İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.
69.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
70.
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ
Fihinne hayratun hısan
Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.
71.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
72.
حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
Hurum maksuratun fil hıyam
Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.
73.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
74.
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Lem yatmishunne insun kablehum ve la can
Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
75.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
76.
مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ
Muttekiiyne ala rafrafin hudriv ve abkariyyin hısan
Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).
77.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
78.
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Tebarakesmu rabbike zil celali vel ikram.
Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.

Devamı...
Gönderen BabaHoroz on
0 yorum
categories: , | edit post

Herşeyi Yak

Yunusların Mükemmel Gösterisi